Akciğer Kanseri
İçindekiler
Nedir?
Kanser; her hangi bir organ üzerinde yer alan hücrelerin kontrolsüz olarak büyümesi ve çoğalmasıdır. Akciğerlerde oluşan bu hücreler iyi huylu veya kötü huylu olabilir. Bu kontrolsüz büyüme ve çoğalma iyi huylu değilse ve akciğerlerde meydana geliyorsa akciğer kanserini oluşturur. Akciğer kanseri kanser türleri arasında oldukça yaygın olarak görülen bir kanser türüdür. Kişilerde ölüm oranı en fazla olan kanser türü olarak bilinmektedir.
İlerleyişi
Kontrolsüz olarak çoğalan kanser hücreleri önce akciğer çevresindeki dokulara yayılır sonra diğer organlara yayılarak büyüme gösterir. Bu durum kişilerin çok hızlı bir şekilde yatağa düşmelerine ve tedaviye cevap vermemelerine neden olur. Bulunduğu nokta da sabit kalan veya sınırlı büyüme gösteren tümörler ise bening olarak adlandırılan iyi huylu tümörlerdir. Bu tümörler büyüklüklerine göre cerrahi operasyon ile alınabilir veya alınmadan tedavi yöntemi tercih edilebilir.
Türleri
Akciğer kanseri 2 farklı türde görülür. Bu türler küçük hücreli akciğer kanseri ve küçük hücreli olmayan nöroendokrin akciğer kanseridir.
Küçük Hücreli
Küçük hücreli akciğer kanseri türünde tümör yulaf ezmesi boyutlarındadır. Çok yaygın görülen bir kanser türüdür ve genel olarak tedavi ile köreltilip kurutulan hücrelere sahiptir. İlk evrenin başlangıç aşaması olan küçük hücreli akciğer kanser türü erken teşhis edilmesi halinde tedavi edilebilir.
Küçük Hücreli Olmayan
Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri türünde tümör boyutu çok büyük boyutlara ulaşabilmektedir. Oldukça yayılgan bir özellik gösterdiği için akciğer dokusuna ve diğer organlara yayılması çok hızlı gelişir. Tedaviye cevap vermeyen ve hastanın yaşam süresini çok kısa bir zaman aralığına sıkıştıran bir akciğer kanser türüdür.
Nedenleri
Akciğer kanseri bir çok faktörden dolayı oluşsa da genel olarak akciğerde biriken tütün mamüllerinin etken maddeleri nedeniyle oluşur. Günümüzde oluşan akciğer kanseri türlerinin % 92 si tütün mamüllerine bağlı olarak gelişen akciğer kanseridir. İnsanların akciğer kanseri olmasının ve büyük risk altında olmasına neden olan sebepleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Sigara
Sigara içen kişilerde sigara içinde bulunan tütün ve etken maddesi karsinojen akciğerde birikerek akciğer bronşlarının dolmasına ve bronşların açılıp kapanarak işlevini yerine getirmesine engel olur. Bu durum uzun süreli devam ettiğinde akciğer hücreleri hem kendini yenileyemez hem de kanser oluşmasına neden olur. Aktif içiciler kadar risk altında olan bir diğer risk grubu da pasif içicilerdir. Akciğer oluşmasına neden olan sigaranın kaç yıldır içildiği, hangi yoğunlukta ve günlük tüketiminin ne kadar olduğu, sigara dumanının ciğere kadar çekilmesi ve ciğerde tutulma süresi akciğer kanseri riskini etkileyen faktörlerdir.
Pipo, puro, nargileler
Tütün mamülleri ile kullanılan keyif araçları olduğu için bu araçları kullanan kişilerde akciğer kanseri oluşumu daha fazladır. Tütün içerisinde yer alan kansorajen maddeleri duman ciğere çekilmese de ağızda birikmesi ve normal nefes alış verişi sırasında akciğer alvoellerine giderek birikmesi sonucu kanseri oluşturur.
Asbest fiberleri
Endüstriyel üretimde kullanılan asbest fiberleri partiküllere ayrılan ve nefes alış verişi ile ciğerlere ulaşabilen bir özelliğe sahiptir. Asbest fiberleri ciğerlere ulaştığında alvoel içlerine yapışarak burada kalmakta ve bronşların kalıcı olarak tıkanmasına neden olmaktadır. Bronşların kalıcı olarak tıkanması belirli süreler sonunda hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesine ve çoğalmasına neden olup akciğer kanserini oluşturur. Gemi inşaat sektöründe, tekne bakım ve üretim sektöründe, izalasyon malzemeleri üretiminde ve montajında çalışan işçilerde akciğer kanseri görülme olasılığı normal işçilere göre % 60 oranından daha fazladır.
Hava kirliliği
Günümüzde sanayi sitelerinin ve üretim tesislerinin şehir merkezlerine çok yakın olması nedeniyle üretim sırasında oluşan kimyasal gazların ve yanma sonrası oluşan zehirli dumanın solunması sonucunda da akciğer kanseri oluşur. Bakır üretim ve işleme tesislerinin bulunduğu bölgelerde akciğer kanseri görülmesi oldukça fazladır.
Radon gazı
Renksiz kokusuz ve tatsız bir gaz olan radon gazı radyoaktif özellikli bir gazdır. Doğal olarak doğa da bulunan ve kendiliğinden bölünen radon gazı toprakta ve bina inşaatında kullanılan malzemelerde bulunur. Bu malzemelerde kullanılan radon gazının havaya karışması sonucunda solunum ile akciğerler ulaşması sonucunda akciğer kanseri meydana gelir.
Bronşit ve göğüs hastalıkları
Sık sık bronşit ve göğüs iltihaplanması gibi hastalıklara yakalanan kişilerde akciğer dokusunun ve alvoellerinin zarar görmesine neden olması akciğer kanserine neden olur. Tümörün akciğer hava kanalı giriş ağzında olmasının birinci temel sebebi sık sık hastanın bronşit hastalığına yakalanmasıdır.
Belirtileri
Akciğer kanseri çok evreden oluştuğu için hastalar birinci evrede hastalık belirtilerini yaşadıkları halde farklı hastalıkların belirtisi olarak düşünür. Birinci evre belirtileri görüldüğünde hemen bir kanser taraması yaptırmalı ve erken teşhisedilmelidir. Bu belirtiler:
- Yorgun, enerjisiz hissetmek ve kronik yorgunluk hali,
- Sebepsiz gelişen aşırı kilo kaybı,
- İştahsızlık oluşması kronik iştahsızlık haline dönüşmesi,
- Nefes darlığı, yürürken ve otururken nefes alıp vermede güçlük,
- Yüzün, ellerin ve kolların şişmesi ve ödem toplaması,
- Yüksek ateş görülmesi, kronik ateş yüksekliği,
- Ses kısıklığı yaşanması ve yutkunmada zorluk yaşanması hali,
- Nefes alırken veya hareket ederken göğüste oluşan ağrı durumu,
- Sürekli öksürük durumu ve öksürük anında göğüste meydana gelen şiddetli ağrılar,
- Lenf bezlerinde şişlikler oluşması, lenf içerisinde nodüllerün oluşması durumu,
- Karnın sağ bölgesinde meydana gelen ağrılar,
- Erkeklerde göğüs şişmesi durumu ve göğüslerin ağrı oluşturması,
- Ayak ve el uçlarında parmaklarda batmalar oluşması,
- Baş dönmesi zihin karışıklığı ve bilinç bulanıklığı oluşması,
- Göğüslerin ödem toplaması ve aşırı şişkinlik görülmesi,
- Ani hareket sırasında nefes alamama ve göğüs ağrısının giderek şiddetlenmesi.
Bu belirtiler genellikle ilk evrelerde görüleceği için belirti görülmesi sonrasında zaman kaybetmeden bir kanser tarama merkezine gidilmeli veya uzman bir doktora görünülmelidir.
Tanısı
Akciğer kanseri tanısı; akciğer belirtilerinin görülmesinden sonra doktora gidilmesi ile yapılabilir. Doktora giderek hasta hikayesinin anlatılması sonrası önce fiziki muayene yapılır. Akciğer grafisi ve kan testleri yapıldıktan sonra bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntülere ( MRG ), pozitron emisyon tomografisi ( PET ) ,akciğer taraması ve balgam sitolojisi testi yapılır. Bu testler sonucunda kesin bir şekilde tanı konulabileceği gibi doktorun isteğine göre biyopsi yapılarak akciğer üzerinde yer alan tümörlü bölgeden doku örneği alınarak patolajiye gönderilir. Patolog tarafından yapılan mikroskobik inceleme sonucunda kişinin akciğer kanseri olup olmadığı kesin bir şekilde teşhis edilir. Akciğer kanseri periyodik kanser taramalarından teşhis edilmiyorsa genel olarak 5. Evreden sonra teşhis edilmekte ve bu evreden sonra teşhis edilen hastalar arasında sağ kalım oranı % 15 civarıdır.
Alınan doku örnekleri
- İğne aspirasyonu: Göğüsten sokulan ince uçlu bir iğne ile göğüsten parça alınması,
- Torasentez: İğne yardımıyla akciğeri saran dokudan sıvı alınması,
- Torakotomi: Kesin tanı konulabilmesi için göğüs ameliyatı yapılması ve parça örneği alınması,
- Mediastinoskopi: Tümörün akciğerlerden lenf bezlerine yayılması sonrasında göğüs merkezi çevresindeki lenf bezlerinin incelenmesi için parça örneği alınması yöntemleri uygulanır.
Evreleri
Akciğer kanseri teşhis edildikten sonra evreleme işlemi yapılır. Bu işlem tedavi için çok önemli olup teşhis edilen evreye göre tedavi yöntemi ve kapsamı belirlenir. Doktor tarafından hastalığın takibi, tedavi planının yapılması ve hastalığın seyrinin belirlenmesi için en fazla kullanılan kanser tayin yöntemi olan TNM uygulanır. TNM kodlamasında yer alan T ( 1 – 4 ) tümörün büyüklüğünü, N ( 0 – 3 ) kanser tümörünün yakınındaki lenf bezlerine yayılma derecesini, M ( 0 – 1 ) ise kanserin vücuttaki diğer organlara yayılıp yayılmadığını ifade etmektedir. Küçük hücreli akciğer kanseri türünde evreleme çok daha basit bir şekilde I – IV şeklinde yapılmaktadır. TNM yöntemi ile yapılan kanser evreleme işlemi sonrasında akciğer kanseri için 4 evre belirlenmiştir. Bu evreler;
Evre 1
Tümör küçük bir çapa sahiptir. Hastalık sadece çok küçük bir alanda gerçekleşir.
Evre 2
Hastalık en yakın lenf bezlerine veya göğüs duvarına bulaşmış ve yayılma göstermektedir.
Evre 3
Hastalık her iki akciğere, akciğerler arasına ve kalp boşluğuna yayılmış durumdadır.
Evre 4
Hastalık akciğerlerden karaciğer, beyi, kemik, böbrek üstü bezlerine kadar tüm uzak organlara yayılmış durumdadır.
Tedavisi
Akciğer kanserinin tüm evrelerinde 3 farklı tedavi yöntemi uygulanır. Bu tedavi yöntemleri;
- Cerrahi operasyonlar ile kanser tümörünü alma işlemi,
- Radyasyon ( ışın ) tedavisi ile yüksek dozda X ışınları ve yüksek enerjili ışınlar kullanılarak kanser hücrelerinin çoğalmasının önlenmesi ve yok edilmesi,
- Kemoterapi yöntemi ile kanser ilaçları kullanılarak kanser hücrelerinin öldürülmesi yöntemleridir.
Akciğer kanseri tedavisinde teşhisi yapılan evrelere göre bu tedavi yöntemlerinden sadece birisi veya her üç yöntem de tercih edilebilir. Tedavi planlaması ve kanser tümörünün boyutuna, diğer organlara yayılması durumuna göre kanser uzmanının tercihine göre tedavi yöntemleri uygulanır.
Görülme sıklığı
Dünya Sağlık Örgütü ( WHO ) verileri baz alındığında dünya üzerindeakciğer kanserierkeklerde en fazla ölüme neden olan hastalık, kadınlarda ise ikinci kanser türü olarak belirlenmiştir. Akciğer kanseri her yıl dünya genelinde 1.3 milyon kişide görülen bir kanser türüdür. Sigara ve tütün mamülleri kullanan bireylerde % 90 oranında akciğer kanseri görülürken tütün mamülleri içmeyen ve kullanmayan bireylerde ise %12 oranındadır. Ülkemizde belirli bölgelerde % 70 oranında görülen akciğer kanserine bağlı ölüm vakaları olduğu gibi % 2 düzeyinde kalan bölgeler de bulunmaktadır. Bu veriler Sağlık Bakanlığı kayıtlarından elde edilmiştir.