Meme Kanseri Nedir? Belirtileri, Tanısı ve Tedavisi

Meme Kanseri Nedir?
Meme kanseri, meme dokusunda dokunun oluşumunda etkili olan hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla ortaya çıkan bir kanser türüdür. Hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla ise dokuda tümör denilen doku fazlalığı oluşur. Bu fazlalık genellikle birey tarafından fark edilebilir. Kanserle savaşın arttığı bu dönemde ise bireyler bilinçlendirilip bu şekilde kendilerini düzenli olarak kontrol etmeleri istenmektedir. Bu sayede tümör erken teşhis edilir. Bu da memede oluşan kanserli hücrenin akciğer ve karaciğer gibi diğer organlara sıçrama olasılığını azaltır. Her 8 kadından birinde ortaya çıkma ihtimali yüksek olan bir hastalık olması erken teşhisin önemini ortaya koymaktadır. Bilinenin aksine her yaşta kadında ortaya çıkabilmektedir. Bilinçlendirme çalışmalarının artması bu nedenle çok daha gerekli ve önemlidir.
Tipleri
Meme kanseri tipleri kanserli hücrenin yayılıp yayılmamasına bağlı olarak ayrılmaktadır. Bu tipler iki ana grupta toplanmaktadır. Kanserli hücrenin yayılım gösterip göstermediğine bakılır. Bu iki ana tip şu şekildedir.
Noninvaziv Kanserler
Noninvaziv diğer adıyla in situ kanser tipi yayılım göstermez. Kendi arasında duktal karsinoma in situ ve lobüler karsinoma in situ olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Yayılma göstermeyen kanser tipinin görülme sıklığı %1.4’ten %10’a çıkmıştır. İn situ duktal kanserler kendi kendine muayenede belirti vermez. Meme başından gelen akıntının ve düzensiz ufak boyutlu kireçlenme bulgusunun mamografiyle saptanmasıyla ortaya çıkar. Herhangi bir yayılım göstermediğinden tel ile ya da radyoaktif malzemeler ile işaretlenerek çıkarılabiliyor. Bu kanser tipleri yayılım göstermese bile memenin başka bölgelerinde ortaya çıkmasından dolayı meme tamamen alınarak hastanın iyileşme durumu %100 olarak gerçekleşmektedir.
İnvaziv Kanserler
İnvaziv formda olan kanser hücreleri yayılım gösterme eğilimine sahiptirler. Sütün dışarı akıtılmasında rol oynayan meme kanallarında görülen duktal karsinom, meme kanserinde en çok görülenidir. Süt yapan bezlerde oluşan kanser lobüler karsinom olarak isimlendirilir. Lobüler karsinomda da duktal karsinomda olduğu gibi diğer hücrelere yayılım göstermesi durumunda invaziv forma bürünmektedir.
Nedenleri
Meme kanseri nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Nedenlerinin tam olarak bilinmemesinin yanında bu hastalığın ortaya çıkmasında etkili olan risk faktörlerinden bahsedebiliriz. Bu risk faktörleri ise değiştirilebilir ve değiştirilemeyen olmak üzere iki şekilde incelenmektedir. Risk faktörlerinden değiştirilebilir olanları ortadan kaldırmamız kanser olma riskini en aza indirecektir.
Değiştirilemeyen Risk Faktörleri
- İlk doğum yaşı: İlk doğumunu 18 yaşından önce ve 30 yaşından sonra yapması kadınlar meme kanseri riskini arttırmaktadır.
- Östrojen hormonu: Bu hormona uzun süre maruz kalmak kanser riskini arttırmaktadır. Östrojen hormonuna ise adet yaşı 12 den küçük olanlarda ve 55 yaşından sonra menopoza girenler çok fazla maruz kalmaktadır.
- Aile : Ailesinde daha önce meme kanserine yakalanan genç kadınlarda risk daha fazladır.
- Cinsiyet: Kadınlarda meme kanserinin görülme olasılığı erkeklere oranla daha fazladır.
Değiştirilebilir Risk Faktörleri
- Doğum kontrol hapı: Bu hapları 5 yıldan uzun süre kullananlarda risk kullanmayan kadınlara oranla daha yüksektir.
- Alkol: Alkol kullanımının fazla olmasının kanser riskini arttırdığı bilinmektedir.
- Fazla kilo: Kilo alımının fazla olması meme kanseri riskini arttırmaktadır.
- Sigara: Sigara diğer kanser türleriyle beraber meme kanserine de sebep olmaktadır.
Belirtileri
Meme kanseri belirtileri hastanın kendisi tarafından kontrol edilerek görülebilir. Bu belirtilerden bazılarının gözle görülür olmamasından dolayı hastanın kendisini kontrol etmesi erken teşhis konulmasını sağlayacaktır. Bu yüzden düzenli olarak kadınların kendilerini kontrol etmeyi öğrenmeleri ve bunu düzenli olarak yapmaları gerekmektedir. Kadınların kendilerini kontrol etme rutinleri ise şu şekilde olmalıdır. 20 – 39 yaş arasındaki kadınların kendi kendini her ay muayene etmesi ve buna ek olarak 3 senede bir klinik muayene olması gereklidir. 40 – 49 yaş arasındaki kadınların yine her ay kendi kendini kontrol etmesi ve senede bir defa klinik muayene olması gereklidir. Mamografi ise 1-2 sene bir olacak şekilde olmalıdır. 40 yaşından sonra mamografi çektirilmeye başlanmalıdır. 50 yaş üzerinde olan kadınların her ay kendi kendini muayene edip her sene klinik muayene olması gereklidir. Kendi kendine muayenede ortaya çıkabilecek belirtiler ve gözle görülebilecek belirtiler ise şu şekilde sıralanabilir.
- Meme alanında kalınlaşma ya da yumru
- Memenin hacminde ya da şeklinde değişiklik
- Ciltte çukurcuklanma (dimpling)
- Meme ucunun şeklinde değişiklik, özellikle içe dönmüş, gömülmüş ya da şekilde düzensizlik
- Meme ucundan gelen kanlı akıntı
- Meme ucunda ya da çevresindeki alanda kızarıklık
- Koltuk altında görülen şişkinlik ya da yumru
Tanısı

Meme kanseri tanı koyma yöntemleri arasında en önemlisi kadınların kendi kendini muayene etmesidir. Kendi kendine muayenede hastalığın ortaya çıkması erken tedavi edilmesini sağlayacağından %100 bir iyileşme gerçekleşebilmektedir. Bu yüzden kadınların bu konuda bilinçlenmesi çok önemlidir. Doktorlar bazı tetkiklerden önce hastanın şikayeti olup olmadığını, memesini kontrol edip etmediğini, kontrol ettiyse farklı bir durumla karşılaşıp karşılaşmadığını sorar ve bu şekilde tetkiklerden sonra daha iyi kara verebilir. Tanı koymak için kullanılan diğer yöntem ise mamografi tanı koymada en temel yöntemdir. En yaygın olarak kullanılanı ise dijital mamografidir. Mamografide daha iyi görüntü elde edebilmek amacıyla meme görüntü dedektörü ve kompresyon plakası arasında sıkıştırılmaktadır. Radyasyon oranının düşük olması sıklıkla kullanmasını sağlamaktadır.
Tedavisi
Meme kanseri tedavisi, meme kanserinde uzmanlaşmış biri tarafından yapılmalıdır. Erken tanı konulan hastalarda tümörlü bölgenin cerrahi yöntemle alınması tercih edilmektedir. Daha önceki yıllarda memenin tamamı çıkarılarak hastanın iyileşmesi sağlanıyordu. Zaman ilerledikçe tümörlü bölgenin alınması ve geriye kalan bölgeye radyoterapi uygulanmasıyla meme korunmaktadır. Bu yöntem meme kanserine yakalanmış 2 hastadan birinde mümkün olabilmektedir. Bazı ilerlemiş evreler kanserli hücreler çok fazla yayılım gösterdiğinde memenin tamamının alınması yani mastektomi uygulanması daha uygun olmaktadır. Mastektomi uygulanmasından sonra gerektiği durumlarda kemoterapi veya hormonoterapiler uygulanarak hastanın geri kalan hayatını daha sağlıklı bir şekilde geçirmesi sağlanmaktadır. Mastektomi ameliyatından sonra hastanın genel sağlık durumuna, yaşına, vücut özelliklerine, yapılan mastektomi uygulamasının özelliklerinden ve radyoterapi uygulanıp uygulanmayacağından yola çıkılarak hastaya meme protezi yapılabilmektedir.

